YUSUFCEBECİ'S FORUM - ÖLÜMÜ ÇOCUKLARA NASIL ANLATMALI

Ana Sayfa
Üye girişi
İletişim
Ziyaretçi defteri
^KUTSALDİNİMİZ BÖLÜMÜ
ALLAH KURAN'DA KENDİSİNDEN KORKMAYI EMREDİYOR
KURAN'DA TARİF EDİLEN ALLAH KORKUSU
MÜMİNLER ALLAH TAN NİÇİN KORKARLAR
ALLAH'TAN KORKAN BİR İNSAN NASIL BİR AHLAKA SAHİPTİR
ALLAH KORKUSUNUN MÜMİNLERE KAZANDIRDIĞI ÖZ
ALLAH'TAN KORKANLARIN GÖRECEKLERİ KARŞILIK
ALLAH KORKUSUNDAKİ EKSİKLİĞİN NEDENLERİ
ALLAH'TAN KORKMAYAN İNSAN NASIL BİR AHLAKA SAHİPTİR
ALLAH'TAN KORKMAYANLARIN GÖRDÜKLERİ KARŞILIK
ALLAH İLE KUL ARASINA GİRMEK NE DEMEK
HZ.Peygamberin Dilinden Dua (Örnekleri)
HZ.PERYAGAMBERİMİZİN (DUASI)
MEKKENİN FETHİ
KIRK HADİS
KIYAMET ALAMETLERİ VE HADİSLERİ
SELAMLAŞMA ADABI
DİNİ BİLGİLER
CEHENNEMSİZ OLMAZMIYDI
ŞEVVALİN BEREKETİ (Sesli sohbet)
ESMA'ÜL HÜSNA MEALLERİYLE
KAMİL İMAN
YİYİP İÇMESİ HARAM OLAN ŞEYLER
KİM KİBİRLİDİR -SOHBET-
CUMA GÜNÜ VE GECESİ NE OKUNMALI
CUMA GÜNLERİNİN KIYMETİNİ BİLMELİYİZ
KURAN OLMASAYDI NE YAPARDIM BEN
ŞİFA İLAÇTANMIDIR
ÖLÜMÜ ÇOCUKLARA NASIL ANLATMALI
MELEKLERİN SEYRETTİGİ NAMAZ
KALBİMİZ TEMİZMİ
SİZE ÖZEL SAYFALAR DİNİ BİLGİLER
BERAT KANDİLİ ÖZEL (YAZI)
KUTSAL EMANETLERİMİZİ TANIYALIM
HANGİ MAHLUK ALLAH'I NASIL TESBİH EDİYOR BUYRUN BAKIN
AĞLAMA DUVARI KİM TARAFINDAN YAPILMIŞTIR
KULAGIMIZA KÜPE OLACAK SÖZLER
ŞEYTANIN TUZAKLARI
ORUÇ VÜCUDU NASIL TEMİZLER
BÜYÜK ALDANIŞ:Dünya Hayatını Ahirete Tercih Etmek
PEYGAMBERİMİZİN KULLANDIGI 40 ÖGRETME METODU
PARMAK İZİNDE ALLAH YAZISI
KURANDA GEÇEN PEYGAMBER DUALARI
NAZAR KAVRAMI
İSLAM TARİHİ-mutlaka bakın-
RİSALE-İ NURDAN KISA KISA
HZ.HIZIR (a.s) Kimdir?
KADINLARLA TOKALAŞMAK HARAMMI?_
ÜMMETİN İLK,SON,DAKİLERİMİ DAHA HAYIRLIDIR
KABİR HAYATI VARMIDIR?
^DİNİ MULTİMEDYA BÖLÜMÜ
İLAHİ İNDİR KLİPLER DOWNLAOD
RESİMLİ HADİSLER
NİHAT HATİPOĞLUN DAN DİNİ SOHBET
KAİNATIN EFENDİSİNİ İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
ZEKERİYA CEBECİ KUR'AN OKUYUŞU
İLAHİ KLİPLER
ONLİNE İLAHİ DİNLE
KUR'ANI KERİM
^YUSUFCEBECİ ÖZEL BÖLÜM
K.HAMAM Y.ÖREN KÖYÜ RESİM 2009
DJ YUSUFCEBECİ -VİDEOLAR-
ONLİNE OYUN OYNA
ONLİNE MSN YAHOO GMAİL AİM E GİR
^WEB BÖLÜMÜ TASARIMLAR V.S
EN YENİ HTML KODLAR
RESİMLERİN KODUNU AL
RENK KODLARI
TÜRKİYE KODLARI
OYUN KODLARI
İCONLAR
YAZI KODLARI
SAAT KODLARI
EMEGE SAYGI KODLARI
DUYURU PANOLARI KODLARI
SAYFANIN YENİ BAŞLIGI KODU
TAKVİM KODLARI
HOŞGELDİNİZ KODLARI
BANNER KODLARI
DİNİ KODLAR
KÖŞE YAZARLARI KODLARI
ARAMA MOTORLARI KODLARI
MENÜ KODLARI
BAYRAK KODLARI
PARLAYAN SİTE LİNKİ
RAMAZAN BANNERİ
TAKVİM HTML KODLARI
ARKADAŞINA TAVSİYE ET KODU
İCE BLUE BUTON KODLARI
İCE BLUE TASARIMLAR 1
^Y.C FARKIYLA MOBİL UYGULAMALAR
s40v3 240x320 java games 6300
s40v3 240x320 Temalar 6300
s40v3 240x320 uyglma programlar 6300
Komik 3gp videolar
DAGLAR YERYÜZÜNÜN SARSINTISINI ÖNLERMİ?
ASLA ÜÇ ŞEY OLMA...
YUSUFCEBECİ RESİMLER
Emre Cebeci



 

ÖLÜM ÇOCUKLARA NASIL ANLATILMALI

     Ölüm meselesini çocuklara en doğru biçimde anlatmanın yolu biz büyüklerin onu en doğru biçimde anlamamızdan geçer.
Deprem sonrası, birçok kişi pek çok konuda yığınla şey söyledi. Ama her meselede olduğu gibi bu meselede de, atlanan, gözden kaçan, hiç değinilmeyen mevzular kaldı. Bu kapısı açılmadık konuların içinde en önemlisi de, bütün hayatı koca bir oyun gibi gören çocukların, bir anda gerçek hayatın en gerçek yüzüyle burun buruna gelmeleri oldu. Çocuklar bu büyük depremden sonra, annelerini, babalarını, kardeşlerini, sokakta birlikte oynadıkları arkadaşlarını ölümün alıp götürüşünü gördüler. Enkaz altlarından ölü insanların çıkarılışını izlediler, harabe sokaklarda, eski oyun günlerinin izini ararken daha önce hiç tanışmadıkları ceset kokularını duydular. Ölüm, bütün çıplaklığıyla karşılarına çıktı. Büyükler kendi dertlerine düşmüş olmanın verdiği telâşla, çocukların bu ölümle ilk ve yoğun karşılaşmalarının ardından, onlara ne gibi açıklamalarda bulunulması gerektiğini, teselliye muhtaç küçük kalplerin nasıl teskin edileceğini düşünmeye bu konuda gerçek ve işe yarar açıklamalar yapmaya gerek duymadılar. Deprem sonrası ilerleyen günlerle birlikte, bu konuda bazı yazılar yazıldı. Meselâ tanınmış bir yazar ölümü kendi dünyasında çözememiş bir insan çaresizliğiyle meseleyi farkediyor ama; “4 yaşında bir çocuk babası olarak bu türden hassas konularda daha ‘yerel’ ve ‘gerçekci’ çözüm ve önerileri beklediğini” itiraf ediyordu. Evet bu itiraf ölüm meselesini, bütün gerçekliğiyle birlikte kuşatamamış ve kucaklayamamış birinin çaresizliği idi. İslâmiyetin ahiret inancından uzak kalmışlığın, inanamamışlığın kaydı idi.

•••

Batı dünyasından elimize geçen ve ölümle alâkalı olan çeşitli yazılar, İslâmiyetin her yaş grubu için ne kadar isabetli müjde ve telkinlerde bulunduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Batılı bir çocuk eğitimcisinin başından geçen çok enteresan bir olay, bu hakikate misâl olarak gösterilebilir.

Bu eğitimcinin küçük yaştaki kızı, günün birinde, bir türlü yemek yemez olmuştur. Annesi çocuğa önce yemesi için yalvarmış, sonra zorlamışsa da fayda vermeyince acıkması için beklemiştir. Ancak aradan 2 gün geçtiği halde küçük çocuk, ağzına bir lokma dahi koymamıştır. En nihayet annesi çok ısrar edince, çocukcağız ağlamaya başlar ve dilinden şu sözler dökülür:
—Ne olur anneciğim sen de yeme, çünkü seni çok seviyorum.
Annesi, neden yememesi gerektiğini sorduğunda küçük kız sebebini söyler ve anne hayretler içinde kalır. Meğer küçük kız ile babası arasında birkaç gün evvel şöyle bir konuşma geçmiştir.
—Baba, niçin yemek yiyoruz?
—Büyümek için.
—Büyüyünce ne olacak?
—İhtiyarlıyacağız.
—Peki ihtiyarladıktan sonra ne olacağız?
—Ne olacak, herkes gibi biz de öleceğiz...
O günden sonra çocuk, yemek yememeğe karar vermiştir. Çünkü o, herkesin yemek yediği için öldüğünü zannedip; öyleyse yemek yemem; yemezsem büyümem, büyümeyince de ihtiyarlamam ve dolayısıyla ölmem diye düşünmektedir. Tabii kendisi ölmek istemediği gibi, çok sevdiği annesinin de ölmesini istemiyor. Bu sebeple O'nun da yememesi için, yalvarıp yakarıyor. Ve eğitimci bu hâdiseyi naklederek okuyucularına "Demek ki, çocuklara anlaşılması zor olan ölüm ve âhiret gibi mevzuları anlatmamalıyız" diyor. Bunu burada noktalayıp bir başkasına göz atalım.

Doktor D. Freundin de, Readers Diegest adlı derginin bir sayısında "Çocuklara ölümden bahsetmeli mi?" konulu bir yazı yayınlar ve ölüm konusunda şu tavsiyelerde bulunur: "Çocuğunuzun köpeği ölünce, derin bir uykuya daldığını, kardeşi, arkadaşı veya bir yakını ölünce de onların bir seyahate çıktığını söylersiniz" diyor.

Ancak birkaç gün sonra gelen yüzlerce mektupta; çocuğumuzu yatırıp uyutamıyoruz ve birlikte seyahate çıkamıyoruz. Çünkü köpeğinin ve arkadaşlarının başına gelen âkibetin, kendilerine de geleceğinden korkuyorlar, ne yapacağız, şaşkına döndük şeklinde birçok soru soruluyor. Doktorun cevaben yazdığı yazı ise; "Bu meseleyi fazla kurcalamakla hata ettik" şeklinde oluyor.

İşte bu cevaplar hiç şüphesiz çaresizliğin ve aczin, ilâhî esaslardan habersizliğin ifadesinden başka bir şey olmasa gerek. Demek ki, insan nev'inin yarısını teşkil eden çocuklar ancak ölüm sonrası bir hayat inancıyla insanca yaşayabilirler. Ve yalnız Cennet fikriyle onlara dehşetli ve ağlatıcı görünen ölümlere ve vefâtlara karşı dayanabilirler. Ve her vakit etrafında kendi gibi çocukların ve büyüklerin ölümlerinin onların endişeli nazarlarına çarpmasına, ancak ebedî hayatın müjdesiyle tahammül edebilirler. Hem bunu tahmin etmek zor değildir. Çünkü çocuklar daha küçük yaşlardan başlayarak çeşitli ölüm-kalım tecrübeleriyle belirli bir ölçüde ölümle ilk karşılaşmaya doğru ilâhi bir programlama çerçevesinde hazırlanmaktadır. Aydınlık ve karanlığın birbirini takibi, uyuma ve uyanık kalma dönemleri, çeşitli çocukluk oyunları, ölüm ve hayat zıtlıkları şuurunu geliştirmekte, çocuk yavaş yavaş bazı şeylerin daimi ve düzenli bir şekilde gelip gittiğini, ister istemez öğrenmektedir. Bize düşen ise, en iyi ve gerçekçi telkini, ruha uygun olarak enjekte edebilmektir. Yeri gelmişken bu konuda da bazı tecrübe ve tespitlerin ışığında çocuktaki ölüm şuurunun kendini hangi yaşta gösterdiğine göz atalım.

"Henüz 5 yaşına gelmemiş küçüklerin, ölümün varlığından bütünüyle habersiz ve herşeyin canlı olduğu, Macaristan, Çin, İsveç, A.B.D. doğumlu çocuklarda yapılan testlerde hepsinin aynı kavrayış şeklini paylaştığı görülmüştür.”

Çocuklara gerçeklerin bizim inancımız doğrultusunda öğretilmesi, onların yavaş yavaş ölüm fikrini kabul etmelerine ve bu tutumlarının düşünce ve konuşmalarına yansımasına sebep olur.

Pedagog ve psikologlar tarafından yapılan araştırmalar, çocuğun ruhî dünyasının en çok sarsıldığı yaşların 7 ve 9 yaşları olduğunu ortaya koymuştur. Çünkü çocuğun ölümü ihtiva eden, ölü taklidi yapması gerektiren oyunlara merak sarması bu döneme rastlar. Ölü taklidinin yer aldığı oyunların oynanması, çocuğun ölüm düşüncesini hayatın içine yerleştirmesi açısından tesirli bir rol oynar. Bu dönemdeki çocukların çoğu, ölümü bütün hayatî faaliyetlerin süresiz olarak kesilmesi şeklinde benimserler. Ünlü bir pedagog olan Carlos Costanetana'ya göre; çocuk ancak kendini doğrulayacak tasvirlere dayalı his ve müşahede tahlillerini yapabilecek duruma eriştiği bu yaştan itibaren, dünyayı ve hayatı tanımayı öğrenmiş ve dolayısıyla içinde yaşadığı toplumun bir üyesi olmağa hak kazanmış demektir.

Hiç şüphesiz insanlar içinde yapılan bu araştırmalarda, mantık ölçülerine sığmayan tecrübe ve buluşlara da rastlamak mümkündür. Ancak yine de bunların hepsi bir araya geldiğinde, şaşırtıcı bir şekilde birbiriyle uyum gösteren bir tablo oluşmaktadır.

Başta zikrettiğimiz iki örnekte olduğu gibi; susmak veya meseleyi örtbas etmeye çalışmak kime ne kazandırır? Aslında, bizce hiç ehemmiyeti olmayan şeylerin dahi en ince noktalarını soran veya araştıran çocuk, nasıl olur da kendisini ve bütün yakınlarını alâkadar eden ölüm ve âhiret gibi mevzuları sormaz, araştırmaz?

Eğer siz ona "Ölüm yokluk değil!.. Hiçlik değil!... Sönmek değil!... " hakikatını ve kabir kapısının nur âlemine açılan bir kapı olduğunu anlatamazsanız çocuğun, küçücük kalbi paramparça olacaktır. Oynamakta olduğu basit bir oyuncağı dahi elinden almaya çalıştığınızda ağlayan çocuk, eğer âhireti bilmezse, hergün beraber oynadıkları kardeşinin veya sevdiği bir yakınının birdenbire kaybolmasına nasıl tahammül edecektir?
 
Halbuki ruhu, "Cennet ve ahiret inancının" nuruyla aydınlanan bir çocuğun yüzündeki acı ve keder sisi dağılacak "Gerçi çok sevdiğim oyun arkadaşım veya kardeşim öldü, ama Cennetin bir kuşu oldu; orada bizden daha iyi yaşar. Hem nasıl olsa biz de O'nun yanına gideceğiz. İleride yine onlarla beraber olacağım. Ölüm yok olmak değil ki üzüleyim. Ölüm sadece bir yer, bir oda değişikliğinden ibarettir" düşüncesi şuur ve hislerine yansıyınca, gözyaşları dinecek ve o küçücük kalbi huzur bulacaktır.

Yazımızı Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu’nun ölüm ve çocuk konusundaki bir tavsiyesiyle bitirelim: “Çocuklar ölümle, çok erken yaşlarda ilgilenmeye başlarlar. Öldükten sonra iyilerin cennete gideceğini öğrenmek, onlar için çoğu zaman yatıştırıcı olur... Sevdiği dedesi ölen bir küçük çocuk, bu gerçeği çok güzel dile getirmişti: Dedem beni bırakıp cennete gitti, orada başka çocuklarla oynuyor!..”

A. Yörükoğlu’nun, çocuğun bu durumuyla ilgili olarak anne ve babalara son tavsiyesi; “Onların sevdiği kişilerle, bir öte dünyada buluşmak ümidini kırmayın” şeklindedir. (Çocuk ve Ruh Sağlığı, İş Bankası Yay. Shf. 194) Son olarak şunu da ifade edelim ki; ölüm meselesini çocuklara en doğru biçimde anlatmanın yolu biz büyüklerin onu en doğru biçimde anlamamızdan geçer.

Bugün 56 ziyaretçi (72 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol